SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1839 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

38 - (1839) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث عن عبيدالله، عن نافع، عن ابن عمر،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم؛ أنه قال (على المرء المسلم السمع والطاعة. فيما أحب وكره. إلا أن يؤمر بمعصية. فإن أمر بمعصية، فلا سمع ولا  طاعة).

 

{38}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sailallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki:

 

«Müslüman bir kimseye sevdiği, sevmediği (her) hususta (âmirini) dinleyip itaat etmek gerekir. Meğer ki, kendisine ma'sİyet emredile! Eğer ma'siyet emredilirse ne dinlemek vardır, ne de itaat!» buyurmuşlar.

 

 

(1839) - وحدثناه زهير بن حرب ومحمد بن المثنى. قالا: حدثنا يحيى (وهو القطان). ح وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. كلاهما عن عبيدالله، بهذا الإسناد، مثله.

 

{…}

Bu hadisi bize Ziiheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya —ki El-Kattân'dır— rivayet etti. H.

Bize İbnü Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet dtı. Her iki râvi Ubeydullah'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.

 

 

İzah:

Bu son hadîsi yâni îbni Ömer (Radiyallahu anh) rivayetini Buhâri Cihâd ve «Ahkâm* bahislerinde; Ebû Dâvûd «Cihâd»'da tahrîc etmişlerdir.

 

Halîl: Dost demektir. Hz. Ebû Zerr'in bu sözden muradı Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dir. Yâni Hz. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona vasiyyette bulunmuş ve âmiri kolları, bacakları kesilmiş bir köle bile olsa ona itaat etmesini söylemiştir.

 

Kolları, bacakları kesik köleden murâd: Onun beş para etmeyen en kıymetsiz bir köle olduğunu anlatmaktır. Yâni âmirin soyu, sülâlesi alçak da olsa kendisine itaat etmek vaciptir. Şu kadar var ki itaat olunmak için günah olan bir şeyi emretmemesi şarttır. Dînen yasak olan bir şeyi emrederse kendisine itaat edilmeyeceği yine bu hadîslerde beyan buyurulmuştur.

 

Nevevî diyor ki: «Kölenin amirliği kendisini hükümdarlardan biri tâyîn ettiği yahut memleket idaresini kuvveti ve tâbi'leri ile ele geçirdiği zaman tasavvur olunur. Yoksa onu seçerek doğrudan doğruya âmir tâyîn etmek caiz değildir. Emirliğin şartı hür olmaktır.»